Gökyüzünde istemsizce asılı duran bir dolunay var, her zaman feryat figan bağıran böceklerde tek bir ses bile yok. Birden sessizliği bozarcasına, sisli havanın içinden gözlerime bir şey ilişiyor. Alabildiğine parlak ve simsiyah bir tüy, bütün naifliğiyle sislerin içinden üzerime doğru süzülüyor.
Elimi sislerin içine uzatıp dokunduğum anda vücudumun yavaşca hissizleştiğini fark ediyorum. Bir şeylerin ters gittiğini lanet böceklerden anlamalıydım. Bu sis de neyin nesiydi zaten?
Parmak uçlarım hiç olmadığı kadar hafif, vücudumun geri kalanı ise sanki bir buz kütlesi gibi kaskatı kesiliyor.Yavaşça anımsıyorum, Penna’yı kızdırmış olmalıyım ki bu arafta bir nevi cezalandırılıyorum.