İnsanınvaroluşundan günümüze kadar gelen süreçte insanın arayışı ve kendine ait biryer edinme isteği hiç körelmemiştir. Birbirimize uygulattığımız düzen içinkonulan kurallar, yeri geldiğinde somut, yeri geldiğinde sembolik sınırlarçekerek yarattığımız alanlarımızda yine de aradığımızı bulamamakta, arayışımızadevam etmekteyiz. Bu istek her zaman göç ile sonuçlanmasa da günümüzde yine debunun örneklerini görmekteyiz.
Göçde her şey gibi zamana ayak uydurup günümüze uyarlanmış olarak karşımızaçıkıyor. Günümüz öğrencilerinden, gençlerinden tutunda işverene kadar herkesaslında göçe hem sebep, hem sonuç olmaktadır. Yazılan özgeçmişlerde, alınaneğitimlerde, özellikle son yıllarda ülke dışındaki yerlerde alınan eğitim vetecrübeler öne geçer haldedir.
Herülkenin bireylere yüklediği roller, kültür yerleşmesi mevcuttur. Dolayısı ilekişi kendi karakteri ve ailesiyle bile çatışırken bu kadar büyük kavramlarlakarşılaşması ayak uydurma süresinde göç, kavram karmaşası yaratmaktadır.
Bunları sosyolojik ve kültürel olarakdüşündüğümüzde, bilinçaltımızda asıl benliğimizi kaybetmekte, ne kendi ülkemizene de başka bir ülkeye ayak uyduramayıp hayatımıza her iki kültürü deyerleştirip yolumuza öyle devam etmeye çalışmakta, sonucunda da aradaki hayatıyaşamak zorunda kalmaktayız.



Gözde Kırksekiz