Sıfırdan bir marka yaratırken, markaya benzersiz bir perspektif sunmayı her şeyden çok önemsiyoruz. Marka inşa sürecini kurgularken de projeyi nasıl "tanımlamayacağımıza" çok dikkat ediyoruz.

Bu yüzden; bireysel girişimi doğrudan yeni bir ürün olarak konumlandırmaktansa, bu girişime hayat veren kökleri keşfetmeyi ve kurucusunun hikayesiyle büyümesine imkan vermeyi bu projede öncelik edindik. Markaya bir kimlik tasarlarken kurucusuna da yetiştirmekten, büyütmekten asla vazgeçmeyeceği bir tutku hediye etmek istedik.

Trakya'nın verimli toprakları üzerine kurulmuş bir çiftlikte yetişen lavantalarımız için bugünü geleceğe bağlayan bir "kök" yarattık ve marka inancımızı temsil eden bir yapıyı sahiplendik ve evimizin içine; geçmiş deneyimlerimizi, gelecek hedeflerimizi, bugüne kadar biriktirdiğimiz emekleri, sevdiklerimizi, seveceklerimizi, kokladıklarımızı, tattıklarımızı, konuşmak ve keşfetmek istediklerimizi, hayallerimizi ve en önemlisi kendimize ait olanı sığdırabileceğimiz, formu küçük anlamı sonsuz bir inanış sığdırdık.

Marka ismine ilham veren konsepti bir uyanış ve farkına varış hikayesi olarak kurguladık. Spiritüel benliği sofistike bir kimlikle buluşturduk ve içine kalbimizi kattık.

Keşif süresinde elde ettiğimiz ve karar verdiğimiz içerikleri orijinal bir form özelinde birleştirdik ve marka ismimizle yanyana getirerek farklı kullanımlara imkan veren bir logo tasarladık.

Kökümüze hayat veren ev, tarlamıza hayat veren lavanta ve topraktaki hayatın devamlılığını sağlayan arı, tek bir ikonda buluşarak NLAVA'ya hayat verdi.